Dilleri öğrenmede hafıza hileleri nasıl kullanılır?

Bu yazı, İngiltere’de Kaplan Cambridge dil okulunda öğretmen olarak çalışan Tiziana Arnold tarafından kaleme alındı.

Tiziana aynı zamanda Cambridge okulumuzda yönetici olarak çalışıyor ve öğrencilerine İngilizce öğrenmeyi daha kolaylaştırmak için ipuçları öğretmede yardımcı olmayı seviyor.

Ben 15 yıldır öğretiyorum ki bu yaklaşık 12 bin ders saati ve binlerce öğrenci anlamına geliyor. Birçok etkinlik ve harika insanlarla dolu geçen son bir yılda da Cambridge’deki Kaplan International Colleges’de Structure Study Manager olarak görev yapıyorum.

Bazı öğrenci ve arkadaşlarım benim süper güçlerim olduğunu düşünüyor: Ben İngilizce ve İtalyanca olmak üzere 2 dil biliyorum ve Almanca, Fransızca, İspanyolca ve Portekizce konuşabiliyor ve biraz İsveççe anlayabiliyorum (Sanırım Flemenkçe’nin üstesinden de geliyorum).

Herkes benim sırrımı bilmek istiyor. Ya siz?

Benim süpergücüm (öyle de değil) süper hafıza.

İyi haber... Bu gerçekten de sır değil ve sizinle 2 püf noktayı paylaşmak istiyorum.

 

Püf noktası 1: Duygularınızı ve hayal gücünüzü kullanın

Hayal gücü, öğrenmede en önemli rolü oynar. Hayalgücü, kelimeleri birleştirmek, sesler, heceler ve anlamada size yardımcı olur. Gelin, size Samoa dilindeki bazı kelimeleri öğreteyim. Bu kelimeleri öğrenmeye çalışın:

toalua - husband

man - amaloat

tamaitiiti - child

taulealea - youth

loomatua – old woman

(The Sunday Times'tan alınmıştır)

Daha önce hiç görmediğiniz ve hatırlamak zorunda olmadığınız bu kelimelerin listesini gördüğünüzde ne yaptınız?

1.Kulaklarınızı kullanın- Bu, sizin dilinizde bir kelime gibi geliyor mu? Bu bir kelime ve onun anlamıyla ilişkilendirebileceğiniz bir şey gibi geliyor mu?

Mesela, “Toalua” kelimesini hatırlamak için İtalyanca’yı kullanacağım. TOA İtalyanca’da “senin” anlamına gelen “tuo” kelimesine benzer. LUA İtalyanca’da “o (erkek)” anlamına gelen LUİ'ye benzer. Yani SENİN ERKEK= senin kocan... Bu kelimeyi sadece bir saniyeden biraz uzun bir sürede hatırlayacağım.

Loomatua – Uzuuuuuuuun bir ses, söylemek uzun sürüyor ve yavaş... tıpkı yaşlı insanlar gibi.

Şimdi de başka bir örnek. “Mergulhar” kelimesi Portekizcede “dalmak” anlamına geliyor. Ben daldığımda suyun bedenim ve kulağımın etrafında çıkardığı sesi “Ih” olarak ilişkilendirdim.

2. Vücudunuzu kullanın – Kelimeyi söylediğinizde ağzınıza, dilinize ve yüzünüze ne oluyor?

Tamaitiiti – /i: sesini çıkardığınızda yüzünüz ve ağzınıza ne oluyor?

Gözleriniz küçülüyor, ağzınız kapanıyor ve küçülüyor. Bu sesi, küçük, minik şeylerle ilişkilendirdim.

Tamaitiiti kelimesinin anlamı çocuklar, çünkü onlar küçük.

Samoa dilinde olmayan bir örnek? Aç ve kızgın ((hungry -angry).

“Aç (hungry)” dediğinizde havayı vücudunuzdan çıkacak şekilde üfler, karnınızı sevimli ve düz bir hale getirirsiniz. Tıpkı, bir süredir yemediğiniz ve aç olduğunuzdaki gibi.

Kızgın (Angry) dediğinizde yüzünüz çevrilir ve döner ve ifadeniz değişir, sizi biraz kızgın yapar. Bu ilişki garipliği, kelimeleri daha kolay hatırlatmış olacaktır.

3.Gözlerinizi kullanın –  kelimenin biçimi nasıl? Onu nerede okudunuz?

Ben vücudumu (kinaesthetic öğrenme) ve kulaklarımı (işitsel öğrenme) kullanmayı tercih ediyorum fakat siz gözlerinizi (görsel öğrenme) de kullanabilirsiniz: Harflerin biçimine bakın ve onu kelimenin anlamıyla ilişkilendirin. Pebbles kelimesi gibi.

pebbles

Neredeyse her harfi yuvarlak olduğundan, yuvarlak bir kelime. Tıpkı plajdaki çakıltaşları gibi...

Püf noktası 2: Bağlantılar yaratın

Belirli bir kelime ile ilişkilendirmek için, beyninizdeki bağlantıların karmaşık sisteminde ona doğru daha fazla yol yaratacağınızdan, daha fazla kullandığınız duyuyu daha çok dikkate almanız gerek.

Bu, hayvanların iz sürmesi gibi. Bir hayvan bir yerden diğerine gitmek için aynı yolu kullanırsa, ormanda açık iz bırakacak ve izi (anımsama) tekrar kolayca bulabilecektir. Eğer hayvan o izi kullanmayı bırakırsa, iz bir süre sonra yetişen bitki örtüsü altında kaybolacaktır (unutma).

Gözden geçirme (Çalışma)

Bununla birlikte, bu kullanım ve tanımlamalara tekrar tekrar dönerek dikkatimizi vermezsek, ilk 24 saatte yüzde 40'ını unuturuz (B Noktası). Eğer, bilgiyi gözden geçirmeden 24 saat daha geçirirsek yüzde 60'ını kaybederiz (C Noktası) . Böylece sadece 48 saat içinde A derecesinden (yüzde 100) D (yüzde 60) ve F (yüzde 40) derecesine geçebiliriz. 

İlişkilendirme konusunda istediğiniz kadar yaratıcı olabilirsiniz ancak gözden geçirme yapmazsanız öğrendiğiniz şeylere ne olacak?

İlk gün, dersin başında yüzde 0'ı, dersin sonunda bildiğiniz şey bunun yüzde 100'ünü bildiğiniz, bu nedenle bunu iyi bilirsiniz.

İkinci günde, öğrendiğin bilgiyle ilgili hiçbir şey yapmadıysan (mesela, bilgiyi okumak, üzerinde düşünmek, onu kullanmak gibi) öğrendiklerinin yüzde 50-80'ini kaybetmiş olursun.

Bilgiyle ilgili sadece çok kısa bir süre düşünseniz bile, hafızanız sarı çizgi üzerinde kalacaktır.  Bisiklet sürerken, duş alırken, otobüste otururken ders üzerinde düşünün. Tek yapmanız gereken bu.

Evet... Süpergücünüzü kullanmaya hazır mısınız?

Samoacada Tamaitiiti ne demektir?

Paylaş