ENDİŞELENMEYİ BIRAK VE KONUŞMAYA BAŞLA: DİL BARİYERİNİ AŞMAK İÇİN 11 TAKTİK

Dil bariyeri, İngilizce öğrenenlerin karşılaştığı bir problem. Belli bir kelime ve dil bilgisi birikiminiz var ama daha bunları birleştirme imkanınız olmadı ise bu sizin İngilizce konuşmanızda bir engeldir ve bu duruma dil bariyeri adı verilir. Bir hata yapmak ya da yanlış anlaşılmak size oldukça korkutucu gelebilir. Bu tür korkular doğaldır ama aşılabilir. Dil bariyerini aşabilmeniz için size 11 taktik hazırladık:

 

1. Moralinizi bozmayın

Dil bariyerini aşmak için dikkat etmeniz gereken ilk şey moralinizi bozmamak. Dil bariyeri, yeni bir dil öğrenen herkesin karşılaşacağı bir problem. Dil, karmaşık bir sistem ve dil öğrenmek oldukça zorlu ve uzun bir süreç. Ama siz belli bir yere geldiniz ve her şey gayet iyi gidiyor! Kendinize hak ettiğiniz değeri verin.

Dil öğrenmek, yeni bir alışkanlık edinmek gibi. Eğer araba kullanıyorsanız nasıl öğrendiğinizi ve bir eğitmenin size yardımcı olduğunu hatırlayın. Direksiyonu ilk kez çevirdiğinizde nasıl korktuğunuzu anımsadınız mı? Kötü kullandığınız için değil, alışkın olmadığınız yeni bir maceraya atıldığınız için. Teorik bilgi ve pratik becerilerinizi harmanlayıp etkili bir biçimde kullanmanız gerekiyor. Başlangıçta zor ve korkutucu gelebilir ama herkes bu yollardan geçiyor.

 

2. Korkularınızı yenin

Konuşma korkunuzu aşmanız için yapmanız gereken şey… Konuşmak! Eğer çekiniyorsanız kısa konuşmalarla başlayın. İlk seferde İngilizceyi ana dili olarak konuşan biriyle konuşmanız gerekmiyor, sizin gibi dile yeni alışan bir sınıf arkadaşınızla sohbet edebilirsiniz. İkiniz de aynı seviyelerde olacağınız için bu sizi rahatlatacaktır. 

Bu bile size stresli geliyorsa evde kendinizle konuşmayı deneyin. Aynada kendinize bakın ve aklınızdan geçeni söyleyin: isterseniz bir şey okuyun ya da bir şey hakkında sohbet edin. Kendinizle konuşarak rahatlayacak ve yakın zamanda diğer insanlarla konuşmaya hazır olacaksınız.

 

3. Sınavda olmadığınızı hatırlayın

 

dil bariyeri nasıl yıkılır?

 

Biriyle İngilizce konuşurken yanlış yapmaktan korkmayın ve sizi küçük gördüğünü düşünmeyin. Şöyle düşünün, Sultanahmet’tesiniz ve yanınıza bir turist yanaşıp Türkçe Yerebatan Sarnıcı’na nasıl gidebileceğini sordu. Her ne kadar aksanı düzgün olmasa, hatta dil bilgisi bile yerinde olmasa onu anlamaya çalışıp cevap verirsiniz değil mi? Ayrıca, dilinizi konuşmaya çalışması da hoşunuza gider. Aklınıza konuşmasıyla dalga geçmek gelmez bile, ona saygı duyarsınız. İşte sizinle konuşan kişi de aynı böyle düşünüyor. İngilizceyi ana dili olarak konuşan biri, eğer öğretmeniniz değil ise, sizin nasıl konuştuğunuzdan ziyade ne anlatmaya çalıştığınıza odaklanacaktır. Eğer istediğinizi ifade edebiliyorsanız konuşmakta problem yaşamazsınız ve konuşmaya devam ettikçe iyice gelişir, sonunda başarının keyfini sürersiniz. Kısacası, dil öğrenmek bir sınav değil, hayatınızın keyifli bir parçası.

 

4. İlgi alanlarınızla ilgili konuşun

Konuşma isteğiniz dil öğrenmek için oldukça önemli. İlgi alanlarınızın dışında olan bir konuda sohbet ederken hangi dilde olursa olsun sohbeti sürdüremezsiniz. Unutmayın, dil öğrenmek bir amaç değil, araçtır. Karşınızdakine düşüncelerinizi aktarabilmek için gereken şeydir. Sosyal varlıklar olduğumuz için anlamak ve anlaşılmak hepimiz için oldukça önemli. İşte, dil bilmek de bu noktada devreye giriyor. 

Bu yüzden konuştuğunuz kişiyle istekli olduğunuz bir konuda konuşun. Düşüncelerinizi, duygularınızı aktarmaya çalışın ve onları dinleyin. Eğer bir iş arkadaşınız ise bir proje ya da işle alakalı başka bir konu hakkında konuşabilirsiniz. Tanımadığınız biri ise ona kültürüyle alakalı sorular sorabilirsiniz. Örneğin, ülke siyaseti, müzik ya da ortak izlediğiniz Amerikan dizileriyle alakalı. Konuşacak çok konu var, siz sadece istekli olun.

 

5. Hata yapmaktan korkmayın

Hata yapacaksınız. Dil yolculuğunuzda zirveye giden yolda düşeceksiniz, belki dizleriniz kanayacak ve bazen yorulacaksınız, soluklanmak için bir gölgede durup biraz dinleneceksiniz ama günün sonunda tekrar ayağa kalkıp yola devam edeceksiniz. Yol her zaman düzlük olmayabilir, bazen rampa çıkabilir, bazen de taşlık yollardan geçebilirsiniz ama sonunda varacağınız yeri düşünün: İngilizceyi ana diliniz gibi konuşmak. Sizce de o kadarcık zorluğa değmez mi? 

Zaman kiplerini başlangıçta yanlış kullanabilirsiniz, kelimelerin yazılışlarını karıştırabilirsiniz ya da telaffuzda hatalar yapabilirsiniz. Hata yapmadan doğruyu öğrenemeyiz zaten. Yaptığınız her hata size aynı hatayı bir daha yapmamayı öğretecek ve sonunda yaptığınız hatalar oldukça azalacak. Sadece biraz daha gayret. 

 

6. Duraksamadan konuşun

Eğer aklınıza kelime gelmediğinde duraksıyorsanız bu sessizliği dolduracak kelimeleri öğrenebilirsiniz, böylece kelimeyi düşünürken sessiz kalmazsınız. Bu tarz kelimelerin anlamı olmasa da boşluğu doldurduğu için her yerde kullanılabilir. Let me think for a moment, give me a second to remember ya da let me find the right word gibi cümlelerle karşınızdakine düşündüğünüzü söyleyebilirsiniz. Ayrıca duraksamak utanılacak bir şey değil, ana dilimiz bile olsa bazen doğru kelimeyi bulmakta hepimiz zorlanıyoruz ve bu tarz cümleler hayat kurtarıyor.

 

7. Kalıplaşmış cümleleri öğrenin

Eğer düşüncelerinizi kolayca ifade etmekte zorlanıyorsanız bazı kalıplaşmış cümleleri ezberlemek işinize yarayabilir. Her ne kadar herkes tarafından tavsiye edilmese de başlangıçta bu tarz cümleleri öğrenmek size pratikte zaman kazandırabilir. Dile daha hakim oldukça kendinizi daha iyi ifade etmeye başlar ve bu tarz cümleleri daha az kullanırsınız. 


BU YAZI DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:  İNGİLİZCE KONUŞMAK İÇİN NE YAPMALI?


Nasıl bisiklet sürmeyi öğrenirken ilk başta yan tekerlerle destek alıyorsak kalıplaşmış kelimeleri de İngilizce öğrenirken aynı işe yarıyor diye düşünebilirsiniz. Bisiklet sürmeye alıştıkça bu tekerleklere ihtiyaç kalmaz ve bir süre sonra onlardan kurtuluruz. Bu cümleler de size İngilizce yolunda yardım edecek ama zamanı geldiğinde onlara ihtiyacınız kalmayacak.

 

8. Bilmediğiniz kelimelerden korkmayın

Çoğu kişi öğretmen konuşurken bazı kelimeleri anlamıyor, anlamayınca bu kelimeye takılıyor ve konuşmanın geri kalanını kaçırıyor. Bu tarz bilmediğiniz kelimelere kafanızı takmamayı öğrenmeniz gerekiyor. Sonuna kadar dinleyin, büyük ihtimalle konuşmanın genelini anlayacaksınız ya da çok kafanıza takıldıysa ve ortam müsaitse öğretmeninize anlamadığınızı sıcağı sıcağına sorun. Özellikle birebir konuşmalarda anında sormanız oldukça doğaldır.

Kitap okurken başlangıçta bilmediğiniz birçok kelime sizi yıldırabilir. Bir sayfada bilmediğiniz onlarca kelime şevkinizi kırabilir. Ancak hepsine tek tek bakmak yerine onların anlamını tahmin etmeye, cümlenin anlamından çıkarmaya çalışırsanız okumanız daha az bölünür. Sadece çok tekrarlayan kelimeler için durup bir sözlükten yardım alabilirsiniz. Zaten öğrendikçe daha az kelime için duraksadığınızı fark edeceksiniz.

 

9. Soru sorun ve tekrar edin

 

dil bariyerini yıkmak

 

Sormaktan korkmayın. Bir dili yeni öğrenen birçok kişinin yaptığı en büyük hata, anlamadığı noktaları utandığı için zamanında sormamak ve anlamış gibi yapmak. Belki o an, kafanızı karıştıran o bilgi sizin birçok noktada öğrenmenizi yavaşlatacak ya da yanlış öğrenmenize sebep olacak. Bu sebeple soru sormaktan çekinmeyin ve anlayana kadar soru sorun. Eğer karşınızdakinin söylediğini anlamadıysanız ona bunu kibarca söyleyebilirsiniz. Söylediğini tekrar etmekten kesinlikle gocunmayacaktır, hatta anlamıyorsanız bir kağıda yazmasını da rica edebilirsiniz.

Aynı şekilde eğer karşınızdaki sizi anlamıyorsa tekrar etmekten ya da kendinizi başka sözcüklerle ifade etmekten çekinmeyin. O sizi anlayana kadar uğraşın. Gerekirse mimik ve el hareketleriyle anlatmaya çalışın. İletişim kurmaya çalışırken kendinizi ifade etmeye daha çok alışacak ve büyük ihtimalle yeni kelimeler öğreneceksiniz. Bir şeyler için çaba göstermek her zaman iyiliğinize olacaktır.

 

10. Dizi ve film izleyin

Bu tavsiyeyi birçok kez duymuşsunuzdur: dizi ve film izle. Her ne kadar klişe gelse de bir dili öğrenmek için o dile ait yapımları izlemek kadar yararlı bir şey yok. Hem öğrendiklerinizin gündelik dilde nasıl kullanıldığını görebilir hem de değişik telaffuzları deneyimleyebilirsiniz. Ayrıca ilginizi çeken bir yapım izliyorsanız bu sizi dile daha şevkle bağlayacaktır. İlk etapta Türkçe altyazılı tercih edebilirsiniz ama daha sonrasında İngilizce altyazıya geçmeyi deneyin. Böylece kelimelerin nasıl telaffuz edildiğini ve nerelerde kullandığını daha net gözlemleyebilirsiniz. Diyalogları dinledikçe onlara daha aşina olur ve kendi hayatınızda da onları daha kolay kullanabilirsiniz. Eğer içselleştirirseniz kısa zamanda siz de ana dili İngilizce olan biri gibi rahatça ve doğal bir şekilde konuşabilirsiniz.


SİZİN İÇİN ÖZEL SEÇTİĞİMİZ İÇERİK: DAHA İYİ İNGİLİZCE KONUŞABİLMEK İÇİN 5 TAVSİYE


11. Kültürle iç içe olun

Dil bariyerini kolayca yıkabilmek için en iyi seçenek, hızla konuşmaya başlamak. Hatta Türkçeyi ne kadar az kullanırsanız İngilizceyi o kadar çabuk öğrenirsiniz. Yurt dışında İngilizce öğrenirken, bir marketten alışveriş yaparken, bir kafede kahve sipariş ederken, otobüs bileti alırken ya da eczaneye gidip ilaç sorarken İngilizce konuşmayı denediğinizi düşünün. 

En ideal öğrenme yolu, düzenli derslerle sokak kültürünü birleştirerek öğrenmek. Öğlene kadar ders alın, öğleden sonra dinlenin ve eğlenin ve bu sürede hep İngilizce konuşun. Bir öğretmen sizin anlamadığınız yerlerde size yardımcı olacak ve doğruyu gösterecektir. Öğrendiklerinizi sokakta kullanarak pratik yapabilir ve akıcı İngilizce konuşmaya bir adım daha yaklaşabilirsiniz.

Kaplan, eğitim modelinde bu anlayışı benimsiyor: kaliteli öğretmenlerin desteğiyle İngilizce konuşulan bir ülkede eğitim. 6 ülkede 37 okulumuz bulunuyor. Kaplan, en iyi konumlarda bulunan okullarının yanı sıra öğrencilere birçok gezi imkanı da sunuyor. Bu sayede gününüzün tamamında İngilizce konuşmanız gerekiyor.

Siz de dil bariyerini yıkarak bir an önce İngilizce konuşmaya başlamak istiyorsanız endişelenmeyi bırakın ve konuşmaya başlayın!

 

FAYDALI LİNKLER:

 

yurt dışı ingilizce dil okulları

 

 

Paylaş
İlgili Makaleler